İTÜDERGİSİ/a, Cilt 9, Sayı 1 (2010)

Yazı Büyüklüğü:  Küçük  Orta  Büyük

Gölgenin mekanı

Cem YARDIMCI, Ferhan YÜREKLİ

Özet


Yaratık mimarisinde mekan ve beden kavramları devamlı birbirine dönüşmektedir. Gölgenin kaçınılamaz varlığı boşluk içerisindeki varlığı görünür kılar. Mekanda bir durumun simülasyonudur. Dönüşüm içerisinde rüya motivasyonundan söz edilmelidir. Tanımlayabildiğimiz durumlar; mekan, beden, davranış,vs bu ağ içerisinde kendi bireysellikleri ile vardır. Bireyselliklerini oluşturan kaynakları ileriye dönüktür. Hatırlamak ve unutmak, rüya durumunda bilinçaltına yerleşmiş insan bedeninin refleksif davranışıdır. Gölge, mekanı oluşturan ögeler hakkında ipuçları verir. Bir mecaz olarak pratikte ve teoride mimarlık durumunu belirginleştiren genetik karakter özelliği taşımaktadır. Yokluğun objeleşmesi mimarlık için önemli bir deneyimdir. Yokluk mimarlığın malzemesi olarak ele alınmıştır. Yokluğun izini kaynağından bağımsız bir gölge olarak objeleştirebiliriz. Mekansal kasılmalar bölümlerinde birer model olan kavramların oluşturdukları durumlar incelenmektedir. Kavram olarak ayna yansıtan yüzeyden farklı evrimleşmiş bir objedir. ‘Ayna’nın yeni oluşturduğu beden ve mekan kavramı ile pratik an içerisinde teorik bir deneyimle yüzleşebiliriz. İşlevsel yokluk objenin kendi kendisinin algısını kuvvetlendirmektedir. Bu da kimlik odaklı değil kişilik odaklı yeni bir işlevselliğe olanak verir. Mekan ve işlev, pratik ve teori; etki ve tepki olarak karşılıklı eşlenebilir. Bir fikirden farklı olan hayali bir etki fiziksel tepki ile yeniden oluşturulur. Refleksif bir davranış olarak bedenleşen hareket kişiselleşir. Rüya durumunun mimarlığı ve gerçeklik durumundaki mimarlık film medyasında kesişirler. Mimarlık durumunun varolabilmesi için gerekli olan pratik ve teorinin birbirine dönüşmesi labaratuar çalışmaları olarak film medyasında denenmiştir.

 

Anahtar Kelimeler: Refleks, birbirine dönüşüm, yokluğun ‘obje’leşmesi, ‘beden’leşme, dayanak-kamera.